Çocuklarda Kıskançlık

Çocuklarda Kıskançlık

KISKANÇLIK; çocukların ve hatta yetişkinlerin, kendi benlikleri ile çevresindeki insanlar arasında olumlu ve dengeli ilişki kurmalarına engel olan ve hatta insanı, yaşanılması zor mutsuz bir duruma düşüren bir duygudur. Bu duyguyu normal düzeyde tutabilmek ise her bakımdan yararlıdır. Kıskanç çocuk daima huzursuzluk içindedir. Ne başkalarını severek, ne de sevilerek doygunluk elde edemezler. Günlük yaşamları da çekilmez bir durum haline gelir. Bir nevi kendilerine ceza vermiş sayılırlar. Yetişkinler içinde gerekli analizleri yapmak mümkündür.

Kıskançlık, insanın yaradılışıyla beraber gelen klasik bir duygudur. Freud’un üç benliğinden biri olan İD’in bencilliği, doymak bilmeyen arzusu, her şeyin kendine ait olması isteği, ne verirseniz daha fazlasını istemesini hareket noktası olarak alırsak, insanı tatmin etmek ve doyurmak mümkün değildir.

O halde, aile ve toplum yaşamını birlikte ve paylaşım içinde yaşanacak şartları taşıyan bir ortama taşımak gerekir… Bu nedenledir ki; çocuk küçük yaşta sahip olduğu şeyleri başkaları ile paylaşmak için hazırlanmalı ve eğitilmelidir. Kıskançlık kaybetme korkusu değil, aslında paylaşma korkusudur. Günlük doz şeklinde kişi kendi içinde bu duyguyu hissedebilir. Bazen ailesini bazen sevgilisi ya da arkadaşını kıskanabilir. Çok sevdiği için paylaşıma kendini kapatır. Karşılıklı ilişkilerde kıskançlığın aşırıya kaçması ilerideki dönemlerde büyük sorunlar yaratabilir.

Kıskançlığın, bireyde kalıcı ve zararlı bir yapıya dönüşmemesi ve normal düzeyde tutulabilmesi için belirli önlemler alınabilir. Şöyle ki:
Yeni bir çocuk doğacağı zaman çocuklarınızı veya çocuğunuzu bu duruma hazırlamanız gerekir. Şayet sizin odanızda yatıyorsa, onun odasını, bebeğiniz doğumdan çok önce ayırmalısınız. Gerekirse odasını kendi seçtiği mobilya ile dizayn etmelisiniz. Kendi yaşam alanının kararını kendi vererek ona büyüdüğünü hissettirmelisiniz. Ona bir kardeşinin olacağı, onun çok zayıf ve güçsüz olduğu için daha çok bakıma ihtiyacının olduğu, kendisinin bu tür bir bakıma, başkalarının onun kadar sevgi ve özenine ihtiyacının olmadığı gururu okşanarak ve uygun ortamlar da yaratılarak anlatmalıdır.

Çocuğunuzu, kardeşi veya başkalarıyla kıyaslamayınız. Ancak, kendinin dünü ve bu günkü durumu ile kıyaslama yapabilirsiniz. Bireysel farklılıkların bulunduğu bir gerçek karşısında onu cinsler arası ayırım gözeterek farklı davranmak, mevcut güç ve yeteneğinin dışında başarı göstermiş biriyle kıyaslamak, onda, kıskançlığı körüklemekten başka bir sonuç doğurmaz. Bu yetenek alanı başka bir dil de olabilir. Kimi çocuk İngilizce öğrenme konusunda kimseden yardım almadan öğrenir kimi ise özel dersler alarak öğrenir. Herkesin algısı ve öğrenme hızı aynı olmayabilir. Hatta tamamen yeni bir dil öğrenmeye yetenek bile diyebiliriz. Böyle bir durumda çocuğunuz asıl yeteneği dil öğrenmek olmayabilir. Bununla kıyaslama yaparsanız ondaki hırsı artırarak ona zarar verebilirsiniz. Belki de yeteneği çok daha farklı bir alandır…

Çocuk, sahip olduğu şeyleri başkalarıyla paylaşabileceği bir ortamda eğitilmelidir. Anaokulu ve okul çağında grupla çalışmanın önemi burada ortaya çıkmaktadır. Böylece paylaşmayı öğrendiği gibi, mevcut olanaklardan başkalarının da yararlanma haklarının olduğunu kavrar. Ayrıca, iyi yapılandırılmış grup çalışmaları eleştirel düşünme ve etkileşimi de kuvvetle geliştirmektedir. Okul çağlarında sosyalleşen çocuğun bir nevi gözleri de açılmış olur. Kendinde olan bir şeyi küçümseyip her zaman başkasının olan daha ilginç gelebilir. Bu en basiti bir çanta için bile geçerli olabilir. Sıra arkadaşının çantasını kıskanabilir. Ama bunu güzel olduğu için değil, sadece onda aynısının olmadığı için yapma durumuna dikkat edin derim… Ee her şeyden herkeste olacak diye bir şey yok tabii…

Çocukta başkalarını kıskanma değil özenme duygusu geliştirmelidir. Karşı tarafın hangi yolu izleyerek o başarıyı veya özenilen durumu yaratığı örneklerle ve onda kendini küçük görme duygusu uyandırmadan anlatmak gerekir. Bu örnek kişileri, daha büyük yaşlarda ki kişilerden seçerek yaparsanız ona daha çekici gelecektir ve böylelikle kendini yetiştirebilmesi için zaman da tanımış olacaksınız. Çocukların veya yetişkinlerin kıskanarak bir yere gelemeyeceklerini ve kendilerini oldukları gibi sevmeleri gerektiğini bilmeleri gerekir.

Son olarak konuyu düşünür ve yazar Gocthc’in şu sözleriyle tamamlayalım. “Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır. Düşünmeye zaman ayırın, başarının bedeli budur. Sevmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur. Etrafınıza bakmaya zaman ayırın, günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır. Terbiyeli olmaya zaman ayırın, insan olmanın sembolü budur.”
Sevgi ve hoşgörü dolu bir dünyada yaşama dileğiyle…

shifir